STARBUCKS’ta hep beraber kahve semineri almaya ne dersiniz? 25 kahve tutkunu arıyorum!

Merhaba ben Billur. Tam bir Starbucks bağımlısıyım. Saklama gereği duymuyorum. Twitter‘da beni takip edenler, gün içinde birden yok olursam Foursquare‘den izimi süren işverenler, nerde olduğumu elleriyle koymuş gibi bilirler.

PUMA Creative Factory’de final gecesi!

Cuma gecesi saat:22.00den sonra dananın kuyruğu kopuyor! Olur da herşey yolunda giderse, Puma Puma Boom ekibi olarak nur topu gibi bir birincilik ödülümüz oluyor! İsteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü der ;P, iddalı Puma sneakers tasarımımızı görmek ve bizi bu gece canlı canlı desteklemek için twitter‘da takibe bekleriz. May the force be with us!

Gözümü döndüren renk: KIRMIZI

Hayatımda ilk defa yurtdışından sipariş verdim. Bir yere para ödüyorsunuz ve beklemeye başlıyorsunuz. Ne zaman gelir, ne halde gelir, acaba gelir mi diye yiyip bitirdim tabi ki kendimi. Ama işte sonunda burdalar! Birgün kırmızı pabuç giyeceğim aklımın ucundan bile geçmezken, bu kıpkırmızı çizmeleri görünce gözüm döndü ve birden kendimi onları kovalarken buldum. 🙂

Onların kahverengi kuzinlerine ilk Naked‘da rastladım. %50 indirimli See by Chloé bulunca sanki çölde vaha bulmuşa döndüm. 37 numaraya girer benim ayaklarım, söz dinlerler, beni kırmazlar dedim, ikna edemedim. Vedalaşıp ayrıldık. Tam unutmaya başlamıştım ki, Vetrina Outlet‘te tesadüfen onlara yine rastladım. Beni görünce yanakları kıpkırmızı olan, bu boyu boyuma, huyu huyuma uygun cicileri bu defa kaçıramazdım diye hoop diye atıldım. Ama bu sefer de, fena defolu çıktılar. Off ya ne çizmeymiş diye bir google’ladım ve işte yoox.com‘da bir seksen karşımdaydılar. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, 3.ünde sepete girer dedim ve işte olan oldu. Bu kış onlara uygun kombin yapmakla geçecek anlaşıldı, ne de olsa çok uzun yoldan geldiler 😉

Triko üst & Etek: Topshop – Çizmeler: See by Chloé Çanta: Derishow

Bu arada söylemeden geçemeyeceğim; siz siz olun Türkiye’de %50 indirimde kapış kapış giden ve off nasıl kaçırdım ben diye üzüldüğünüz markaların peşine, yurtdışında ya da internette düşün. %50 ucuza buldum diye sevindiğimiz fiyatları, aslında yurtdışındaki ilk etiket fiyatları ve asıl onların indirimleri takibe alınmalı.

off ne giysem @ TRENDUS BLOG ÖDÜLLERİ

Yok canım, bugün çok yağmıyor, çiseliyor sadece! Twitter‘dan sızlandığıma bakmayın, benim yüzümde de güller açacak eğer beni cici oylarınızla Blog Ödülleri‘nde desteklediğiniz gibi yine desteklerseniz. 😉

Yarışma başlayalı çok zaman olmuş, heyttt diye ortasından dalıverdim, ama en gerideyim, cici oylarınızı beklerim 🙂 Katılan tüm blogları görmek ve oy vermek için buraya tıklayabilirsiniz. Herkese koccaman teşekkürler!

Benim adım VAKKORAMA çekimi

Bir önceki postta Camper&Friends‘i ektim diye sızlandıysam da hayırlı bir iş içindi. Cumartesi sevgili Nil Ertürk ile Benim Adım Vakkorama dergisi için çekim yaptık.
Vakkorama‘dan seçtiğim bu elbiseye bayıldım! İçimdeki parisienne‘i tetikledi. Zaten habire bahane arıyorum ucundan da olsa parisienne gibi hissetmeye. Bir günlük oluverdim gitti! Asıl çekimden kareler ve röportaj Aralık ayında çıkacak dergide, ben de merakla bekliyorum!

Kabinde ön deneme, hemen twitter‘da paylaşıldı ve görüşler alındı. Bakalım siz de beğenecek misiniz?






Elbise: Milly/Vakkorama

hala arkadaş mıyız Camper?

Cumartesi planı, haftaiçi Camper&Friends etkinliğini duyunca çoktan şekillenmişti ama son anda başka bir işim çıkınca gidemedim. Bana kesin darılmıştır şimdi, zira blogdaki Camper giydiğim postlara bakınca en yakın ve en sadık arkadaşı olduğumu düşünüyorum!;)

İnsan en yakın arkadaşının partisine gitmez mi? Çok ayıp. Yıllardır sanki eskisin diye tepine tepine giydiğim, ama asla eskitemediğim, ‘başka pabucun yok mu?’ sorusuna yüzlerce kez maruz kaldığım, ama asla yerine alternatif bulamadığım, annem bazen giyince, off hadi çıkarsın diye söylenip de paylaşamadığım, en rahat ettiğim, en şık, en spor hissettiğim, kalın topuklarıyla İstanbul kaldırımlarına meydan okuduğum, kendisine zikrettiğim reklam kokulu tüm satırların arkasında durduğum canım Camper‘larım, bana kırılmakta haklısınız. Partisinde ne olmuş, bitmiş Henry Holland&Emel Kurhan söyleşisi nasıl geçmiş artık XOXO THE MAG‘den takip edicez.

Bluz: Banana Republic – Tayt: Ümit Ünal – Hırka: Diesel – Pabuçlar: Camper – Çanta: Mandarina Duck

Pastırma sıcaklarında ne giyilir ki?

Hava birden soğudu, kışlıklar saklandıkları yerlerden olağanüstü hal nedeniyle çıkarıldı. Halbuki, yazlıklara alıştıra alıştıra söylecektim. Kolay değildi aniden ayrılmak. Neyse ki renginden ötürü arada kaynayanlar olmuş, pastırma yazına hızır gibi yetişen bu kolsuz elbise, durumu kotarmış. Ona eşlik eden bu ceket ise tamamen konuk sanatçı olup, yolunu gözlediği akşam serinliği tarafından fena ekilmiş!

Günün sonunda gökten 3 koca meteor düşmüş..Tesadüf o ki, 3ü de; buruşuk elbisesine aldırmadan poz veren, blog yazmaya daha fazla vakit ayırması gerekirken twitter kuşuyla flört eden, pastırma sıcaklarını bahane edip, off ne giysem diye tepinen ve bu ara işe hep geç kalan blog sahibesinin başına!

Elbise: Miriam Ponsa – Ceket: Machka – Pabuç: Nine West – Çorap: Calzedonia – Çanta: Derishow

Off ne giysem @ RESET MAGAZINE

Reset Magazine‘in 66.sayısında adeta blogger istilası yaşandı 😉

Blog sahibesiyle şuana kadar yapılan en samimi ve detaylı röportaj oldu desem yeridir. Bir çırpıda okumak için bu linke tıklayabilirsiniz.

Her kıyafetin bir hikayesi var bölümünde ise sevgili Kanka Nerdeyim Ben, Koray Caner, Styleboom, Alışveriş Cini, Ozan Alçın, Cindrella under the umbrella ve Bilun Şen hayatlarına giren ve bir daha çıkmayan cicilerini anlatıyor. Her biri ayrı keyif veren bu mini hikayelere bu linkten ulaşabilirsiniz.

Bizlerle bu keyifli röportajları yapan Özge Altınok Lokmanhekim‘e koccaman sevgiler!!

GINGER MAN’in suçu ne?

Müstak’ın gözünü korkutmak gibi olmasın, bu postta kullanılan Ginger Man ve yaşadıklarının gerçek olay ve kişilerle hiçbir alakası yoktur 😉 Ara sıra esen, her perşembe Fatmagül’le şiddetlenen ‘erkeklere ölüm’ hırsının şakacıktan yansımasıdır. İyi seyirler.. 😉

Casting: Enstitu – Triko kazak: Eternal Child – Tayt: Calzedonia Çizme: Camper – Ceket: Antoine et Lili – Şemsiye: T-box (kışlıkların blogdaki 2.kışı)

Tünel’de sanat: BilsART

Tünel Bilstore‘una yeniden kavuşuyor. Ama bu seferki daha güzel. BilsART konseptiyle içinde sergiler de olacak, muhteşem tasarımlar da. Bu seferkinin cafesi bile var. Ofisten kaçıp, sakin sakin kapanıp, rengarenk ilham veren ortamında, çalışmak için ideal bir yer daha, yehuu!

Bu şarkı siz 2nize yazılmış olmalı; ‘sen ne güzel birşeysin böyle, uzaydan mı geldin doğru söyle’ 😛 Nike sneakers’a da, üzerine kurulduğu Yeşim Bakırküre metal banka da vurulmamak elde değil.

Seni alıp cidden evime götürmek istiyorum! Serkan Özkaya‘nın bu tasarımına bayıldım.

Bayıldığım bir diğer tasarım ise; Günnur Özsoy‘nın keçeleri. O kadar alışmışım ki, Bil’s’de sadece cici bici kıyafet tasarımı görmeye, sergi için orda olduklarını sandığım bu tasarımların hepsi satılıkmış. Yaşasın BilsART!

Asıl en merak ettiğim ve artık sahip olma fırsatı yakalayacağımız sevgili DBJunk‘ın takıları!

Açılış sergisi Ilgın Seymen‘den. Mash-up projesinin bitmiş hali dev bir alışveriş torbası olacak sanıyorum.

Perşembe akşamı açılışta görüşmek üzere!!